Hiç unutmuyorum, beni okula yerleştirmeye götürdükleri gün otobüste rahmetli anneannemle yan yana oturuyorduk. Kendisi yetim olduğu için zor bir hayat yaşamış ve Köy Enstitüleri sayesinde Yozgat’ın bir köyünde yetim bir çocuk olarak büyüyecekken, öğretmen olmayı başarabilmiş. Belki kendi yaşadığı zor hayat koşulları, belki hayatın doğal akışı içindeki pek de doğal olmayan deneyimleri, onu farklı bir ruh haline sokmuş olmalı ki, daha 11 yaşında olan ve bir yatılı okulda ailesinden uzak, tek başına yaşamak üzere yolda olan bir çocuğa; okulda karşılaşabileceği cinsel saldırıları özensizce anlatmakta bir sakınca görmemişti. Kurduğu cümleleri buraya yazıp yazıp sildim, bunları paylaşmak istediğimden pek de emin değilim. Ancak bana özetle diyordu ki, olurda bana karşı bir cinsel saldırı olursa (ki ona göre kuvvetle muhtemel olacaktı) aileme bunu açıklayamazsam, hiç çekinmeden kendisine olanları anlatıp, bana yardım etmesini sağlayabilirmişim. Bana anlattıklarını, kullandığı argo kelimeleri, konunun özü dışında bir çocuğu travmatize edebilecek verdiği örnek durumları, rahatsız edici tamlamaları ve cümleleri ayıkladıktan sonra, ancak bu kadar masumlaştırarak özetleyebiliyorum. Okulda ilk günlerim, saldırıya uğrayacağım günün korkusuyla, tedirginlikle geçiyordu. Üç yıl sürecek yatılılık sürecim için iyi bir başlangıç değildi. Ancak zamanla ortama alıştıktan sonra bu korku ile yaşanamayacağını çocuk halimle algılayıp, tedbiri elden bırakmayarak, başka sorunlarla cebelleşmeye başladım. Belki fiziksel olarak cinsel bir saldırıya uğramadım ancak, anneannemin bana yaşattığı bu korkunun da bir cinsel saldırı olduğunu gözden kaçırmamak gerekir.
İlk yorum yapan siz olun